14 Mayıs 2019 Salı

sevgili günlük #1 - "kelebeklerin bir günden fazla yaşadığı"


9 OCAK 2007
Saçları kısacık bir kız arkadaşım vardı. Her hafta saçlarını kestirir, her defasında pişmanlıktan ağlar ve tel tokalarını karşısına dizip her hafta bırakmaya karar verdiği sigaraya tekrardan başlardı. Kalabalık kıyafetlerden hoşlanmaz, gerekmedikçe konuşmaz ve istenmeyen tüylerinden itinayla kurtulurdu. Birlikte en çok operaya gitmekten hoşlanırdık. Fakat o operadan hoşlanmazdı, solo müzik severdi, basit, her şeyde olduğu gibi. Ondaki bu minimalistik tutku, içimde daima bir Michelangelovari his uyandırırdı. Davut heykeli gibi. Soluk benizli, mermer gibi bir surat.
Seni seviyorum,” derdim.
Öylece bakardı suratıma. Mermer gibi. Davut heykeli gibi.

17 MAYIS 2009
Saçları kara mohawk bir oğlan vardı. Sevgilim diyemem. O benim her şeyimdi. Sigara tutmayı, leziz Arnavut mutfağını ve kelebeklerin aslında bir günde ölmediğini ve daha pek çok şeyi sayesinde öğrendim. Kızdı mı tam kızar, tek eliyle davul çalar, bir gözüne far çeker ve öpüşürken ağzımı ıslatırdı. Sokakta tanıdım onu. Pantomim yapıyordu. İşi bittiğinde oturup bira içmeyi teklif ettim, o gece çıkıp evine gittik ve bir hafta boyunca evden hiç çıkmadık. Sonrasında yine sokakta kaybettim onu. Otobüse binip tren garına gideceğini söyledi. Nereye gideceğini bilmiyordum. Ve sanırım kendisi de bilmiyordu nereye gideceğini.
Seni seviyorum,” derdim.
Yalnızca gülümserdi. Ama bu da bana yeterdi.

28 KASIM 2012
Saçları beline kadar uzanan kırklı yaşlarda bir kadın ve o kadınla aramda enteresan bir bağ vardı. Sadece alkollü olduğum geceler yanına giderdim, biraz daha alkol verir, memesini emdirip Boris Vian okurdu bana. Çok eskiden gördüğüm ve hatırlayamadığım birine benziyordu. Sayesinde pek çok kitap bitirdim. Fakat hiçbirinin ismini öğrenemedim.
            Seni seviyorum,” derdim.
            Saçlarının beyaza çalmış uçlarıyla gözyaşımı siler, kitabını okumaya devam ederdi: “Hiçbir şey fazla uzun sürmemeli.

2 ARALIK 2015
Otuz dokuz gösteren fakat on sekiz yaşında olan bir kadın vardı; saçına tuhaf, her gün başka renk peruklar takardı, sebebini bilmiyorum. Ama bu bir kadına aşık olmak için gayet yeterli bir sebepti. Dinamizmi ve kendine bile yetmemesi bende müthiş bir iştah uyandırıyordu. Yaşından büyük laflar eder, yaşından büyük sevgililer edinir ve yaşından büyük Chihuahua cinsi bir köpek beslerdi. Arkadaşları ona “Benjamin Button,” derdi ve bu kadının en büyük korkusu ölmekti. Seneler sonra, ölüm korkusundan kurtulunca benden de kurtulmayı tercih etti ve yollarımız ayrıldı. Artık kafasında bir perukla gezmiyordu ve yaşı olduğundan daha küçük gösteriyordu.
            Hiçbir zaman, “seni seviyorum,” demedim ona. O da bana demedi. Bu yüzden birlikteyken çok güzel bir ilişkimiz vardı.

            ***

            Üçünün de peşinden çok koştum. Çok ağladım. Bu süre içerisinde hepsinin saçları biraz uzadı. Ama benim bir yerim uzamadı.

Albero della vita di Gustav Klimt